Özet
NASREDDİN HOCA VE FIKRALARININ JAN ASSMANN’IN KÜLTÜREL BELLEK MEKÂNLARI KATEGORİSİ ALTINDA YENİDEN OKUNMASI
Türk halk kültürünün gülen yüzünü temsil eden Nasreddin Hoca, bilgeliğin kültürel ve sosyolojik bağlamda var olmanın kaidelerini taşıyan üstün nitelikteki arketiplerindendir. Var oluşun gereklerinin toplumsal anane, gelenek görenek ve insani duygularla bir olduğunun manifestosunu veren kahraman geçmişin, bugünün ve yarının ışıldayan yüzünü temsil ederken kişi ve toplumlara kendilik bilincini aşılar. Nasreddin Hoca fıkraları bu bağlamda kişilerin kültürel belleklerini ve saygınlıklarını korumaları açısından birey ve toplumlara yol gösterici temel dinamiklerdir. Nasreddin Hoca fıkraları temel “ben”i var eden belleğin yeniden inşasını sağlayan, belleğe güç veren imgelerdendir.
Bellek, toplum hafızasını korurken yarına akılan yaşamı da imler. Bu akma soyun devamı erk sahibi olmakla gerçekleşebileceği gibi sosyal hafızanın temel dinamiğini oluşturan kültürel ögelerle de gerçekleştirilir. Bu sayede kültürel belleğin hazinesi olan fıkralar (kısa çığlıklar) toplumsal bilincin de yansıyan yüzünü teşkil ederler. Nasreddin Hoca fıkraları bir anlamda içinden çıktığı sosyal grupların pedagojik eğitimini içeren mitler, masallar, efsaneler gibidir. Nitekim Nasreddin Hoca fıkraları kutsal sayılan değerlerin gelecek kuşaklara kavratılmasını sağlayan simgesel anlatımlı bir mikro evreni muştular. Nasreddin Hoca bu mikro evrende uygarlık ve bilim adına çıkılan yolda kendisini fıkralarıyla var etmiş manifestosunu fıkraları aracılığıyla 1200 lü yıllardan bu yana taşıma erkine sahip olmuştur. Çalışmanın gayesi de fıkralarla yola ve yolcuya yoldaşlık eden kahramanı ve öğütlerini Jan Assmann’ın bellek türleri minvalinde serimleyebilmektir
Anahtar Kelimeler
Mankurtlaşma, bellek mekânları, ötekileşme-aidiyet ilişkisi, öz bilinç.